Haberler

12/07/2012

GASTRONOMİ YOLU ZAMAN GAZETESİNDE

"Hey, selam sana renkler dili
Tohum gibi, su gibi, tuz gibi, toprak gibi,
Herkesin olan dünya gibi" (Bedri Rahmi Eyüboğlu)

 Çorum Valiliği'nin geçen hafta hazırladığı "Kızılırmak Havzası Gastronomi ve Yürüyüş Yolu Açılış Töreni" için Çorum'daydık. Program yürüyüş ve kültür bölümlerinde yürütüldü; yemekte iki grup birleşiyor, sonra herkes kendi programını alıyordu. Ben kültür programını tercih ettim, çünkü iki enteresan yemeği yorulmadan gözlemlemek istedim. Program, Çorum Valisi Nurullah Çakır ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Özgür Özarslan'ın konuşmalarıyla Çorum Müzesi'nde açıldı. Müzede "Hititlerden günümüze Çorum mutfağı lezzetleri" sunuldu. Anitta Oteli'nin hazırladığı yemekte pastırmalı madımak inanılmaz nefasetteydi. Geceyi halk müziği ve sanat müziği konserleri süsledi.

Cumartesi günü ilçelerin programı başladı. Pirincin başkenti olarak tanıtılan Osmancık'ta Kızılırmak Nehri kıyısında nefis bir kahvaltı sunuldu. Pirinçle yapılan pekmezli bulamaç ve kebere turşuları dikkati çeken iki yöresel yiyecekti. Osmancık'tan Kargı'ya giden yolda ise çeltik tarlaları bize kesintisiz eşlik etti. Kuru toprakta sular içinde karpuz; sular içinde yetişip de pişerken suya ihtiyaç gösteren sert pirinç taneleri var eden hikmete sual etmeden (haddimiz mi?) Kargı'ya vardık.

Kargı'nın kebabı dışında tulum peyniri ve bezi ünlü denildi. Şimdi inanılmaz bir masala başlıyoruz, sevgili okuyucularım. İlçede Kargı bezini yapan üç yaşlı hanım kalmışken, Allah Kargı'ya Tolga Kamil Ersöz kaymakamı gönderir; bu üç hanım öğretmen olur ve kargı bezleri genç hanımlar tarafından da işlenmeye başlar. Gerçekleştirilen bir proje ile haziran ayında İtalya'da defile yapacak hale gelirler, ona hazırlanıyorlardı. Kargı sırık kebabı ise oğlak ya da kuzu ile yapılan nefis bir kebap; pilav üzerinde sunuluyor.

İskilip dolması için pazar günü yola düştük; ama İskilip'e asıl mührünü vuran Bedri Rahmi Eyüboğlu idi. Eyüboğlu, 1942 yılında bir süre İskilip'te yaşamış... Buradaki masalımız yine enteresan, Allah İskilip'e de şair bir kaymakam vermiş. Bu hoş bir tesadüf, Mehmet Yılmaz kaymakam, Bedri Rahmi ile ilgili bütün işleri kolaylaştırarak nefis bir Eyüboğlu müzesi kurmuş, gezerken içiniz açılıyor. Ayrıca Eyüboğlu'nun gelini Hughette Eyüboğlu'nun girişimi ile İskilip üzümü 'çatalkara'nın adının verildiği bir sanat evi düzenlenmiş. Sayın Yılmaz, Eyüboğlu'nun ünlü şiirine ilham olan bir karadut ağacını ve çatalkara üzümlerini de müzenin önüne diktirmiş.

İskilip dolması ise tencerenin altına yerleştirilen etlerin üzerine, torba içinde akçeltik pirinci konularak buharda pişirilen inanılmaz bir lezzet. Etler pişince torbada pişmiş olan pirinçler sinilere dökülüyor, üzerine etler yerleştiriliyor. Seyir terası tesislerinde sunulan dolmanın yanında yöresel yırtma, bamya ve süt helvası gibi yiyecekler de vardı. Burada gözler, bu dolmayı Amerika'da arslanlar gibi tanıtan Musa Dağdeviren'i aradı.

Kahvaltıyı sona bıraktım; çünkü bir şölenden bahsedeceğim. Kâtipler Konağı'nda verilen kahvaltıda her gelen yiyecek su böreği başta olmak üzere diğerinden daha nefisti; sunum derseniz muhteşemdi, bir yemek defilesinde olduğunuzu hissediyordunuz... Program kahvaltı ile doruk noktasına ulaştı. Kâtipler Konağı öyle mükemmel hale gelmiş ki, elime bir sihirli değnek alıp, şubeler halinde yurtdışındaki bütün başkentlere nokta nokta bırakmak istedim; bu lokanta ile gurur duymamak mümkün değil...

Yürüyüş ve yemek birlikteliği yeni dostlar kazandırıyor. Doğa ve kültür turizmcileri Gülden Akay ve Selami Kalay ile eşi gibi dostlardan yürüyüş ve doğa konusunda gözüm açıldı. Selami Kalay'ın otobüs sohbetlerinde anlattığı nefis bir Senirkent tatlısını denediğimde sizlere vereceğim. Bahçesinde organik ürünler yetiştiren ve nefis çileklerinden bize sunan İskilipli eczacı Mustafa Sak'ı tanımak da kazançtı. Kendisinden İskilip'e dair çok şey öğrendim.

Bu güzel program için Sayın Vali Nurullah Çakır başta olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu hafta bir erguvan reçeli yapalım. Ağız tadıyla ve mutlulukla kalın, sevgili okuyucularım.

Erguvan reçeli

Malzemeler

1 su bardağı şeker

½ su bardağından bir parmak fazla su

2-3 tane limon tuzu

1 su bardağı ayıklanmış yıkanmış erguvan

Yapılışı: Su, şeker, limon tuzunu ateşe koy. Kaynamaya başlayınca ateşi kıs, iki dakika kaynat. Erguvanları ilave et, reçel kıvamına gelinceye kadar kaynat.

Resim Galeri